8 Ekim 2014 Çarşamba

Kaka Leite - 22

Bir nesil büyüten, futbolu bize sevdiren bu büyük adam için ufak bir arşiv. Legend sözcüğünün gönüllerdeki sözlük anlamı benim için Kaka Leite..

22 - 08 - 10 numaraları benim için sıradan bir rakamdan ibaret değil. Bir yaşam biçimi, seni seviyoruz Legend!

İnzaghi neler yapar? Milan'ın sorunları neler? Hedefler ne olmalı? Doğru transferler yapıldı mı?

 Yukarıdaki soruların hepsine cevap olacak bir yazı olmasını diliyorum öncelikle.

İlk soruyla yazımıza başlamak istiyorum, İnzaghi neler yapar?
 İnzaghi kuşku yok ki Milan'ın efsanevi oyuncularından birisidir. Taraftarın saygı duyduğu, beğendiği ve sevdiği birisidir... falan filan bunlar kesinlikle tartışılmaz. Peki bu adam Milan'ın aradığı teknik adam mıdır?

İşte bu tartışılır.

İnzaghi eğer rahat çalışma şartlarında olsaydı eminim ki çok iyi işler yapabilirdi ancak mevcut Milan yönetiminin kısıtlayıcı çalışma şartlarında aslında bakarsak lige kötü başlamadı.

Transfer döneminde beleş oyunculara yönelme, 2-3 tane genç oyuncuyu üst takıma çıkarma gibi şeylerle göz boyayan Milan yönetimi yine geçen sezon izlediği rotayı izledi. 

Milan takımı o efsanevi kadroyu kaybettikten sonra beleş oyunculara ya da değeri 2 lira etmeyen oyunculara 5 lira vererek bu çöp kadroyu oluşturdu. Her sezon önce çöpleri satalım, sonra yenilerini alırız diyen Berlusconi yine bu işlemi gerçekleştirdi.

İnzaghi'nin mevcut şartlarda büyük bir başarısı olmasını ben beklemiyorum çünkü görevini özgür bir şekilde yapamadığına çok net eminim. 

Ligdeki 6 maça 5 farklı stoper seçimi ile çıkan İnzaghi savunma kurgusu konusunda sınıfta kalmaya devam ediyor. Hücumda sergilenen oyundan memnun olunsa da savunmadaki kötü kurgu takımı attığı kadar yemeye zorluyor.

Alex - Rami - Bonera üçlüsünün bana göre kesinlikle yan yana kullanılmaması gerekli. Zapata'nın değişmez stoper olması (Mevcut şartlarda) ve yanındaki oyuncunun Rami - Alex ikilisinden birisi olması tercihimdir.
 

  Bonera'nın berbat performasına karşı bırakın bu formayı giyip maça çıkması, antremanlara katılıyor olması bile sinir bozucu.

Orta alanda yapılan tercih sorunları da takımın her maç temposunun düşmesine sebep oluyor. Muntari özellikle Dünya Kupasında çok dikkatle izlediğim ve fiziksel açıdan çok mükemmel bir performans sergileyen oyunculardandı.

Ancak bu adamın sorunu istikrarsız oluşu. Bir maç efsanevi bir gol ile takıma katkı yaparken diğer maç bakıyoruz defansif bir hatası ile bizi puandan eden golü yedirmiş. 

De Jong ile Muntari'nin ben aynı anda sahada olması fikrine her zaman karşı oldum ve yine bunu çok net bir biçimde söylüyorum.

De Jong ve Muntari dönüşümlü olarak oynamalı ve yanındaki As oyuncumuz Poli olmalı. 


 Poli gibi yetenekli bir oyuncuyu yedek kulübesine hapis etmek özellikle Montolivo'nun sakat olduğu bu dönemde orta alandaki yaratıcılığı çok kısıtlıyor.

Honda'nın sezona çok iyi bir giriş yapması yüzleri güldürüyor, çünkü ben kendisinden hiç umutlu değildim. 4 gol ile şuan takımı Menez ile birlikte sırtlayan Japon yıldız'ın bu performansı devam ederse çok iyi işler yapabilir.

Milan'ın sorunları neler?
Bu soru hakkında bir sayfa cevap yazılabilir ancak çok klasik ve herkesin ortak görüşü olan sorunu yazmak istiyorum.

-Savunma hattı

Transfer döneminde geçen sezondan beri takımın en zayıf yeri olarak görülen bu bölgeye Rami, Alex ve Michelangelo'yu alan Milan yönetimi tercihini yine çöp olarak gözüken 2 oyuncudan yana kullandı.

Rami'nin alınmasını anlıyorum ancak sen eğer Rami'yi alıyorsan Alex'i almayacaksın. Alex ve Rami aynı tarzda yavaş, fizik gücü yüksek oyuncular.

Alex'in tecrübesi ve fiziksel olarak iyi oyununa lafım yok ancak takımın en büyük sorunu stoperlerin yavaş olması. Bonera - Zaccardo gibi gereksiz isimlerden kurtulup buraya genç de olsa bir oyuncuyu alsalardı eminim şuan bunları konuşmuyo olabilirdik.

 Thiago Silva gittikten sonra yerini dolduramadığımız bu bölgenin böyle giderse 4-5 sene daha acısını çekeriz.

Doğru transferler yapıldı mı?
Kesinlikle hayır!

Transfer döneminde yine beleşçi bir rota izleyen Milan kulübü aldığı oyuncular ile kesinlikle sınıfta kaldı.

Diego Lopez,Armero,Menez, Bonaventura ve Torres transferi hariç diğer alınan oyunculara kocaman bir eksi diyorum.

Cristante gibi geleceğimiz olarak görülen bir ismi satıp Van Ginkel'ı kiralamak belki de Dünya'nın en saçma hareketiydi. Van Ginkel de görüp de Cristante de göremedikleri neydi acaba bunu da burdan sormuş olalım.

Rami ve Alex'i almak yine çok saçma bir hareketti.

Kaleci olarak elimizde bir çöp cenneti varken üstüne gidip Agazzi'yi transfer etmek de mantıksızlığın daniskasıydı!

Diego Lopez'i alarak kale bölgedeki açığı kapatmaları bu transferin önüne geçti ama böyle böyle bu adamlara paralar ödeniyor ve sonradan satacak takım dahil bulunamıyor.

Armero defans'ın solu için çok iyi oldu. Sciglio ile rekabet edecek ve rotasyona gidilebilecek duruma gelen sol bek de açığımız kapandı.



Menez ilk geldiğinde tepki göstersem de oynadığı oyunla ben daha ölmedim! diyerek taraftarı sevindirdi. 



Benim için yine de yeri ayrı bir transfer var ki o da Bonaventura..

Bonaventura'yı 2-3 sezondur takip etmeye çalışıyorum ve keşke bize gelse dediğim çok kaliteli oyunculardan birisidir. Milan da iyi işler yapacağına çok eminim kendisinin biraz geç olan ama iyi olan imzalardan birisi oldu diye düşünüyorum.

Milan forumlarından okuduğum kadarıyla da ''İmzayı attıktan sonra ağladığı'' haberleri mevcuttu. Böyle adamlar gelsin isterlerse çöp olsunlar yeter ki iş ahlakı ve nerede olduğu bilinci yüksek olsun.

Son olarak Torres transferi de benim beğendiğim bir transfer oldu. En önemlisi bu transfer Balotelli gibi bir gereksizin gitmesine vesile oldu.

Torres kariyerinin en kötü dönemini de geçirse Balotelli'nin bize verdiği zararı veremez!



Torres'in bu sezon etkili bir performans sergileyeceğini düşünüyorum. Milan'ın bana göre aradığı golcü Torres olabilir.

Geçen sezondan beri teknik oyuncularımız olmasına rağmen savunma arkasına kaçacak bir forvetimiz olmadığından dolayı savunma arkası toplarını yapamıyorduk ancak Torres ile bunu yapmak ofansif anlamda takıma çok gol getirir.

Takıma alışma sürecini bitirdikten sonra Torres'in özellikle liginde 2. devresinde çok gol atacağını düşünüyorum ve buna inanmak istiyorum.

Hedefler ne olmalı?
 Son olarak bu sezon takımın hedefi ne olmalı sorusuna cevap vermek gerekirse geçen sezona bir bakış attığımızda..

6. hafta itibari ile geçtiğimiz sezon 8 puanımız vardı ve 9. sırada yer alıyorduk. Bu sezon ise 6. hafta itibari ile 11 puanla 5. sırada yer alıyoruz.

1 galibiyetlik ufak bir fark mevcut arada ve bu fark buradan ufak gözükse de sezon sonunda değeri anlaşılan bir fark olabiliyor.

Geçen sezon bunları kesin yeneriz dediğimiz takımlara verdiğimiz puanlar ile Avrupa vizesini elimizle rakiplerimize kaptırmıştık.

Bu sezon da Cesena maçında kaybettiğimiz puan çok kötü olsa da daha dengeli bir takım görüyoruz. Geçen sezon yaptığımız ''ahlar,vahları'' hatırlayıp ona göre dengeli hareket etmeliyiz.

Geçen hafta 2-0'la geçtiğimiz Chievo maçını hatırlayıp önümüzdeki Verona maçına iyi hazırlanmalı ve 3 puanı almalıyız.

İyi başladığımız ligde 3 haftalık düşüşten sonra geçen hafta gelen farklı galibiyet bize moral verdi ve bunun üzerine koyarak devam edip bir seri oluşturmak zorundayız.

Bu sezon amaç şampiyonluk değil, Avrupa vizesini almak olmalı. Milan normal şartlarda sahaya formasını atsa Avrupa vizesini alacak gücü kendinden bulur ancak son dönemdeki yönetim biçimi takımı Chievo'dan farksız bir hale getirdiği için her maçın bizim için kritik olduğu duruma geldik.

Tek isteğimiz bu hafta Verona'yı yenip seriyi 2 maça çıkarmak.

Efsanevi dönüş ruhu geri getirir mi?

Dunga'dan Sürpriz Karar!
 
Brezilya Milli Takımı'nın 11 Ekim'de Arjantin ve 14 Ekim Japonya ile oynayacağı özel maçlar için aday kadroyu açıklayan Dunga, Dünya Kupası'nı kaçıran Kaka'yı takıma aldı.

En son 2013 yılında Rusya ile oynanan maçta milli formayı sırtına geçiren Sao Paulo'nun yıldızı Kaka 19 ay sonra yeniden Brezilya için mücadele edecek. Kariyerinde Milan ve Real Madrid takımlarda da oynayan Kaka milli takım ile çıktığı 87 maçta 29 gol atmayı başarmıştı. 

Öncelikle ilgili haberi koyarak başlayalım sözümüze..

32 yaşındaki yıldız oyuncu bildiğiniz üzere sezon başında Orlando City ile sözleşme imzalayarak hayranlarını şaşırtmıştı. Orlando City'den de Ocak ayına kadar futbola başladığı takım olan Sao Paulo'ya kiralandı.

Kaka en az 2 sezon daha Avrupa'nın hali yerinde takımlarında oynayabilecek durumdayken Orlando City'e gitmesi büyük bir Kaka hayranı olarak beni üzdü. 

Kaka kariyerinin son imzasını atmak için bana göre daha genç sayılabilecek yaşta ve fiziksel durumda iken bu imza ile erken sonu bizlere göstermiş oldu.

Milan da kariyerinin en büyük başarılarını yaşayan Kaka'nın yeni açıklanan Brezilya kadrosunda yer alması da çok şaşırtıcı oldu.



Dunga'nın başa geçmesiyle eski ruhunu arayan Brezilya'nın ilk hamlesi tecrübe ile takımı kurmak olsa gerek ki Kaka'yı kadroya dahil ettiler.

Ben bu hareketi çok mantıklı buluyorum, çünkü ; Kaka bu takıma önemli şeyler katmış bir oyuncu ve birçok turnuva görmüş, şampiyonluk yaşamış. Kaka'nın özellikle Brezilya'nın genç oyuncularını ele alarak söylersek tecrübe olarak takıma büyük katkısı olabilir.

Arjantin maçında oynar mı bilinmez ancak Japonya maçında sahada olmasını bekliyorum ben Kaka'nın ve oynayacağı futbolu da görmek için sabırsızlanıyorum.



Sao Paulo da fiziksel olarak bana göre tempoya iyi alıştı.Bildiği tanıdığı bir ortamda çalışmak Kaka'ya fiziksel olarak yaradı diye düşünüyorum.

Dünya Kupasında takımı gençleştiren Scolari'nin yaşadıklarını halen hepimiz biliyoruz ve futbolda tecrübe'nin önemini de hepimizin farkında olduğunu düşünüyorum.

Dünya Kupası kadrosunda olmasını beklediğim Kaka adı açıklanmadığında kimsenin göstermediği o büyüklüğü gösterip ülkesini stadyumda seçilen oyunculara moral ve destek vererek seyretti.

Milan da özellikle geçen sezon elini taşın altına koyan 2-3 oyuncudan birisi olan ancak İnzaghi'nin gelmesi sonrası takımda kalmak istememesi kariyeri açısından ona yaradı diyebilirim. Gönül isterdi ki onu Avrupa da yer alan bir takımda izleyelim ama yapacak bir şey yok.

Kaka'nın önümüzdeki Arjantin - Japonya maçlarında oynayacağı oyunu merakla bekliyoruz. 

23 Haziran 2013 Pazar


Türk Futbolunun İçinde Bulunduğu Durum

Türk futbolunun içinde bulunduğu bu büyük düşüş'ün asıl sebebi aslında 3 Temmuz falan değil.

Birçok kesime göre bu Şike sürecine yıkılsa da biz aslında hiç bir zaman istikrarlı bir takım olamadık.

Zaman zaman Avrupada gerek klüp bazında gerekse milli takım bazında başarıları bulunan Türkiye bir türlü gereken istikrarı sağlayamadı ve bu durum günden güne Türkiye ve Türk futbolunun aşağı düşmesindeki en büyük etken.

Yıllardır alt yapı sorunu çeken Milli takımımız mevcut duruma bakarak konuşmak gerekirse bir 5-10 sene daha bu sorunu çekecekmiş gibi gözüküyor. Çünkü klüplerin alt yapıya verdiği önem çok çok az durumda.

Futbolun içinde olan yanlış kişileri saymıyorum bile.. (Bunları saymaya kalksak şuan TFF Başkanı olan Demirören'e söylenecek laf çok...)

Türkiye'nin Avrupa Şampiyonası başarısı sonrası ''-heh şimdi bişeyler olacak'' sözleri şuanda yerini ''-bu takımdan bir b*k olmaz''a bırakmış durumda.

Maalesef ki bu takımdan bu hali ile bir cacık olmaz.Klüpler bazında incelediğimizde Türk Futbolunun çıkışta olduğunu söyleyebiliriz. Gerek transfer, gerek ise Galatasaray ve Fenerbahçe'nin Avrupa kupalarındaki başarısı olarak bu sezon klüpler bazında gayet iyi bir sezon oldu.

Bu tabii ki ülke puanı olarakta bizi birazcık olsun rahatlattı, ancak Milli takımda durum tam tersi yıllardır kaçırdığımız turnuvaları söylemek yerine neden halen aynı oyuncular sorunu sormadan alamıyorum kendimi..

Yeni oyuncular, yeni yetenekler aranması gerekirken Türkiye formasını halen Gökhan Zan, Caner Erkin, Mevlüt Erdinç, Tunay Torun, Sercan Sararer gibi takımlarında bile forma bulamayan isimler giyiyor.

Neden derseniz bu saydıklarımdan 3 tanesi Almanya da Futbol oynuyor(muş), bunun doğrusu Almanya da yedek kalıyor.

Ben ise halen Türkiye'nin ayaklanması için bir umut görenlerdenim, bugünlerde başlayan U21 Dünya Kupasındaki genç takımımızı görünce bir umut doğuyor içimde.

Eğer bu umut yeşerekse bu şuan başımızda olan Abdullah Avcı ile olmayacağı da kesin. Her ne kadar gençlere önem veriyormuş gibi gözükse de milli maçlardaki seçimleri ile gerçek yüzünü görüyoruz kendisinin.

Bir gün eğer tekrar dirilecek ise bu takım baş kural Alman Pasaportu olanlar giremez olacak kuşkusuz ki :)

18 Nisan 2013 Perşembe

Sociedad eski günlerine dönüyor..

Bu sezon bir diriliş geçiren Sociedad'ın mükemmel çıkışını kaleme alıyoruz.


Ligin bitmesine 7 hafta kala Sociedad mükemmel Avrupa takibini sürdürüyor ve takım böyle giderse bu sezon amacına ulaşacak.

Gelecek sezon Avrupa kupalarında Sociedad ismini sıkça anabiliriz.

Gelelim, bu yarışta göze çarpan isimlere ;

-Carlos Vela inceleyeceğimiz ilk isim Arsenal altyapısından yetişen ancak bir türlü EPL'de bekleneni veremeyen Vela bu sezon başında Sociedad'a kiralandı.

Genç oyuncu Sociedad'ın bu çıkışına golleri ile katkı verirken, adının unutulmaması gerektiğini gösterdi.




Vela görüldüğü üzere ligde attığı 13 gol ile takımın en skorer oyuncusu konumunda ancak buna ek olarak diğer bir yararlı istatistik ise ;



Vela'nın sonradan oyuna dahil olduğu maçlardaki oyunu toplam 3 maçta sonradan oyuna giren Vela bu maçlarda da 2 gol kaydetmiş.

Bu istatistiğin önemli olmasının sebebi ise bilindiği üzere sonradan oyuna girip ısınmanın daha zor olması..



Gelelim Vela'nın bir diğer özelliğine, Vela şuanda ligde Asist krallığının önemli takipçilerinden birisi yaptığı 8 asistle takıma bu alandada destek olan Vela bu sezon ki istatistiksel durumu ile göz dolduruyor..


Gelelim bir diğer önemli oyuncumuza ortasaha'nın skora en çok katkı yapan isimlerinden birisi olan Xabier Prieto'da sıra..

29 yaşındaki tecrübeli ortasaha oyuncusu takıma katkısı ile dikkat çeken bir diğer isim. 8 golünün yanı sıra ligde 2 de asisti bulunan Prieto ortasaha'nın önemli oyuncularından birisi.


Bir diğer ismimiz ise yukarıdaki istatistiklerin sahibi Griezmann, 22 yaşındaki Fransız oyuncu bu sezon ortaya koyduğu performans ile göz doldurdu.

Ligde 8 gol, 5 asistlik bir oyun sergileyen genç oyuncu bunun yanı sıra 1 gol de Kral kupası maçında kaydetti.


Şuan da ligde 4. sırada bulunan Sociedad eğer bir talihsizlik yaşamaz ise onu yeni sezonda Avrupa Kupalarında görebileceğiz.

İyi bir kadrosu bulunan Sociedad bu sezon eski günlerine dönüş sinyallerini vermeye başladı..




12 Aralık 2012 Çarşamba

Betis Mucizesi







Bir diğer yükseliş gözüken ekip Betis geçen sezon 15. hafta da 17. sırada bulunan bu takım bu sezon daha güçlü bir görüntü içersinde ve düşme kaygıları yok.


 Ruben Castro bu çıkışın baş mimarlarından birisidir.14 maç 9 gollük bir performans ile ligin golcü isimlerinde birisi ve kalitesini belli ediyor. 31 yaşındaki forvet oyuncusu tecrübesi ile takımı ayakta tutan golcü isimlerden birisi.

Bir de asist kısmına bakalım.




Benat ve Juan Carlos burada göze çarpan 2 isim.2009-2010 yılında Betis'in altyapısında forma giyen genç oyuncu şuan da A takımda forma giyiyor.Ligde 5 asist ile 3. sırada bulunan Benat başarılı oyunu ile ortasahanın en önemli oyuncularından..


Juan Carlos, Real Madrid alt yapısında yetişmiş bir isim bu sezon kiralık olarak Betis formasını giyen Juan Carlos da kendisini gösterek isimlerden birisi..

Kanat pozisyonunda oynayan Juan Carlos'u ilerleyen zamanlarda Real Madrid'in kadrosunda barınıp barınamayacağını ise bize zaman gösterecek..

Muhteşem Yükselişler






İngiltere Ligine baktığımız da gözüme ilk çarpan takım Everton, Geçen sezon yine 16. haftada 14. sırada olan Everton muhteşem çıkışı ile göze çarpan bir ekip..

Bu çıkışın asıl nedeni kuşkusuz ki Fellaini ve Jelavic'in yükselen formu 




Fellaini 8, Jelavic ise 6 golü bulunuyor.Bu transfer döneminde takıma katılan Jelavic doğru transfer olduğunu şuana kadar gösterdi ancak bana göre halen takıma alışma aşamasında ve eminim ki alışıp performansını arttırınca büyük klüplerin gözdesi haline de gelecektir..